28 Mayıs 2014 Çarşamba






HAYAT

Hayatı anlamak, düzenini kavramak bazen zor geliyor mu? Hadi ya, işe bak, nasıl oluyor yahu dediğiniz hiç olmadı mı? Bunaldığınız zamanlarda, lan ne kadermiş bu dediğiniz oldu mu veya hiç şansım yok dediğiniz. Yada tam tersi ulan ne ballıyım dediğiniz anlar. Her iki durumu da yaşadığımız çok olmuştur. Hepimizin çok şanslıyım yada çok şanssızım dediği zamanlar. İsyanlarımız, sevinçlerimiz. Hepsi bir arada toplu yaşamJ)

Hayat… Çözmeye çalıştığımız bilmece. Veya çözmekle uğraşmayıp, ne halin varsa gör deyip, olanı kabullendiğimiz yaşamımız. Hepsi aynı yere varıyor zaten.  Yaşanmışlıklarla edindiğimiz tecrübeler. Bazı öğretiler buna deneyim diyor, bazısı ,imtihan.. Adı ne olursa olsun, kişinin yaşadığı deneyimler var. İnancına göre koyduğu etiketin yazısı değişiyor.
Araştırmalarıma göre, inançlara göre ritüeller değişse de, öz,  yani insana fark ettirilmek istenen aynı, hiç değişmiyor. Hepsi, iyi insan olmamızı istiyor. Her zaman iyi olmak mümkün müdür peki? Sen, kendince iyi olduğunu zannedersin. Karşındaki sana küfredebilir. İyilik ve kötülük görecelidir. Her ne yapıyorsanız, kendi içinize dönüp baktığınızda, hiçbir korkuya yenik düşmeden doğrusu buydu diyorsanız eğer, o sizin için doğru olandır. Burada anahtar sözcük, kendi içimize dürüstçe bakarak, hiçbir korkuya yenik düşmeden kısmıdır. Bunu en iyi, kişinin kendisi bilir.
Kendimizden, varlığımızdan mutlu olduğumuz anların çoğalması, hayatı her şeyiyle kucakladığımız, huzurlu bir yaşam dileğimle, sevgiyle ve huzurla…

Ayşe Sarı

“Hayat, kendimizi keşfetmek için, yaşadığımız sonsuz yolculuktur."

19 Mayıs 2014 Pazartesi



AKIŞTA OL  DEDİKLERİ:))
 

Kaç kez sıkıştığınızı, çözümsüz kaldığınızı hissettiniz? İkilemde kaldığınızı, hangisini yapsam daha doğru olur diye düşünmekten baş ağrıları yaşadığınızı?
Hayatın yolları niye tümseklerden oluşur ki? Şöyle otoban kıvamında, dört şerit asfalt yol:)) Tadından yenmezdi. Cümleye dikkat ettiniz mi peki? Tadından yenmezdi dedim. Türkçede böyle bir deyim var. Tadından yenmemek. Olsun da yemeyelim diyeceğim bende.

Bazen her şey kol kola girip, halay çekerek üstümüze gelir. Bazen kişisel düzenimiz yerinde görünse bile, ağzımızın tadını bozacak bir şeyler çıkar. Çocuğun  yazılısı kötü geçer,tam imza atacakken anlaşma bozulur, kredi kartının ekstresi fazla gelir, bir bakmışsın yine benzine zam gelir, v.s,v.s… Hal böyleyken, durmadan birşeylerle mücadele halinde iken, gel de sinirini zıplatma.Gel de öfkelenme, gel de sakin ol.Gel de sev her şeyi. Mümkün müdür bu? İçsel huzuru korumak nasıl olur ki? Kişisel gelişim yazılarında, facebookta, şurda burda, akışta ol diye  birşeyler paylaşıyorlar.Akışa bırak, akışa bırak.Olsak olsak lav olup, yanardağlardan akarız diyeceğim geliyor bazen.

Hiç öfkelenmeyecek miyiz? Hiç kızmayacak mıyız? Kırılmayacak mıyız?  İnsanız kardeşim, robot değiliz ki.. Duygularımız var, hem de en babasından. Ne olacak, hep bastıracak mıyız? Elbetteki hayır!!

Bastırdığımız duygular, düdüklü tencere misali patlar bir an, hemde küçücük bir şeyden.Bazen duyarsınız, yaa hiçbir şey yokken, birden çıldırdı deriz. Aa, sana ne dedim ki bu kadar alındın deriz. Duygu patlamasını yaratan o an yaptığınız değildir ki. İçerde birikmiş, bastırılmış ne varsa, incir çekirdeğini doldurmayan bir olayda dışarı fırlar. Çünkü istihap haddi dolmuştur. Artık taşıyamıyorum der özünüz. Yeter artık diye bağırır. Tüm bunlar, kendimizi istediğimiz gibi ifade edememekten kaynaklanır. Bazen ayıp olmasın diye, bazen karşımızdaki kırılmasın  diye, bazen patron kızar diye. Tutarız tutarız, sonra bumm..

Akışta olmaktan yola çıkıp, konuyu bastırılmış duygulara neden getirdim diye  merak etmiş olabilirsiniz. Burada sözü edilen ilen akış, duyguların akışıdır. İşin püf noktası şu arkadaşlar. Örneğin,bir durum yaşadınız, kızdınız. Dikkat etmeniz gereken tek şey, duygularınızın analizini yapmaktır. Sizde kızgınlık duygusunu yaratan davranış yada olay neydi? Bu olayda kızgınlığın arkasına gizlenmiş başka  hangi duyguları yaşadınız? Sır, görünende değil aslında.O maskesi.Sır, onun arkasına saklanmış duygularda:)

Yaşadığınız,  gerçek bir olay üzerinde açıklamak çok daha somut  olurdu ama, buradan ancak genel ifadelerle anlatabiliyorum.
Akışta olmayı yaşamak: Birinci aşamada olanlar için, olumlu ya da olumsuz, günlük hayatımız içerisinde hissettiğimiz duyguların analizini yaparak, onların arkasına gizlenenleri çözmek . Şifre çözücü gibi:) Görünen ve görünenin arkasındaki.. Bu, kendini keşfetme yolundaki ilk adımdır. Sakinliğini koruyamayabilirsin. Çok doğaldır. Kendini analiz etmeye devam et.

Emin olun, ikinci adımda bu analizleri daha serinkanlı yapacaksınız.
Üçüncü adımda, ki bana göre tadından yenmeyen kısım burasıdır; Kendini dışardan izlersin. Çok eğlencelidir:) Bu içsel yolculukta, kendine tanık olmak diye anlatılan durumdur. 

Hayat, insanın kendini keşfetmesi için tasarlanmış bir oyundan ibaret. Bu dünyaya gelirken, herkes oyunda bir rol seçmiş. Aslında herkesin geliş amacı aynı. Hepimiz değerliyiz, hepimiz biriz, hepimiz önemliyiz diye anlatılmak istenen budur. Basit bir örnekle, bir filmdeki kötü karakteri sevmeyiz ama,  filmin oyuncusudur. İyi karakterde öyle. Şimdi söyleyin hangi oyuncu önemsiz?? Hepsi önemli değil mi? Birini çıkartırsak, senaryo bozulur. Ne gereksiz insan diye gördüğünüz kişiler varsa, unutmayın, sizin senaryonuzda onun mutlak bir rolü vardır, keşfetmeye çalışın.

 Yaradan, hiçbir şeyi sebepsiz sokmaz hayatımıza. Bizden istediği tek bir şey vardır. Kendi özümüzü keşfetmemiz. Tüm öğretilerin amacı budur. Bunu fark ettiğinizde, içinizdeki huzur kapısını açmış olursunuz.
Keşfimiz daim olsun, sevgiyle ve aşkla…


Ayşe Sarı

 "Keşfetmek için yaşıyorsan, her an yeni bir keşiftir"