AKIŞTA OL DEDİKLERİ:))
Kaç kez
sıkıştığınızı, çözümsüz kaldığınızı hissettiniz? İkilemde kaldığınızı,
hangisini yapsam daha doğru olur diye düşünmekten baş ağrıları yaşadığınızı?
Hayatın
yolları niye tümseklerden oluşur ki? Şöyle otoban kıvamında, dört şerit asfalt
yol:)) Tadından yenmezdi. Cümleye dikkat ettiniz mi peki?
Tadından yenmezdi dedim. Türkçede böyle bir deyim var. Tadından yenmemek. Olsun
da yemeyelim diyeceğim bende.
Bazen her şey
kol kola girip, halay çekerek üstümüze gelir. Bazen kişisel düzenimiz yerinde görünse
bile, ağzımızın tadını bozacak bir şeyler çıkar. Çocuğun yazılısı kötü geçer,tam imza atacakken anlaşma bozulur, kredi kartının ekstresi fazla gelir, bir bakmışsın yine benzine zam gelir, v.s,v.s… Hal böyleyken, durmadan
birşeylerle mücadele halinde iken, gel de sinirini zıplatma.Gel de öfkelenme,
gel de sakin ol.Gel de sev her şeyi. Mümkün müdür bu? İçsel huzuru korumak
nasıl olur ki? Kişisel gelişim yazılarında, facebookta, şurda burda, akışta ol diye birşeyler paylaşıyorlar.Akışa
bırak, akışa bırak.Olsak olsak lav olup, yanardağlardan akarız diyeceğim
geliyor bazen.
Hiç
öfkelenmeyecek miyiz? Hiç kızmayacak mıyız? Kırılmayacak mıyız? İnsanız kardeşim, robot değiliz ki..
Duygularımız var, hem de en babasından. Ne olacak, hep bastıracak mıyız?
Elbetteki hayır!!
Bastırdığımız
duygular, düdüklü tencere misali patlar bir an, hemde küçücük bir şeyden.Bazen
duyarsınız, yaa hiçbir şey yokken, birden çıldırdı deriz. Aa, sana ne dedim ki
bu kadar alındın deriz. Duygu patlamasını yaratan o an yaptığınız değildir ki.
İçerde birikmiş, bastırılmış ne varsa, incir çekirdeğini doldurmayan bir olayda
dışarı fırlar. Çünkü istihap haddi dolmuştur. Artık taşıyamıyorum der özünüz. Yeter
artık diye bağırır. Tüm bunlar, kendimizi istediğimiz gibi ifade edememekten
kaynaklanır. Bazen ayıp olmasın diye, bazen karşımızdaki kırılmasın diye, bazen patron kızar diye. Tutarız
tutarız, sonra bumm..
Akışta olmaktan
yola çıkıp, konuyu bastırılmış duygulara neden getirdim diye merak etmiş olabilirsiniz. Burada sözü edilen ilen akış, duyguların akışıdır. İşin püf noktası şu
arkadaşlar. Örneğin,bir durum yaşadınız, kızdınız. Dikkat etmeniz gereken tek
şey, duygularınızın analizini yapmaktır. Sizde kızgınlık duygusunu yaratan
davranış yada olay neydi? Bu olayda kızgınlığın arkasına gizlenmiş başka hangi duyguları yaşadınız? Sır, görünende
değil aslında.O maskesi.Sır, onun arkasına saklanmış duygularda:)
Yaşadığınız, gerçek bir olay üzerinde açıklamak çok daha
somut olurdu ama, buradan ancak genel
ifadelerle anlatabiliyorum.
Akışta olmayı
yaşamak: Birinci aşamada olanlar için, olumlu ya da olumsuz, günlük hayatımız
içerisinde hissettiğimiz duyguların analizini yaparak, onların arkasına
gizlenenleri çözmek . Şifre çözücü gibi:) Görünen ve görünenin arkasındaki.. Bu,
kendini keşfetme yolundaki ilk adımdır. Sakinliğini koruyamayabilirsin. Çok
doğaldır. Kendini analiz etmeye devam et.
Emin olun,
ikinci adımda bu analizleri daha serinkanlı yapacaksınız.
Üçüncü
adımda, ki bana göre tadından yenmeyen kısım burasıdır; Kendini dışardan
izlersin. Çok eğlencelidir:) Bu içsel yolculukta, kendine tanık olmak diye
anlatılan durumdur.
Hayat, insanın
kendini keşfetmesi için tasarlanmış bir oyundan ibaret. Bu dünyaya gelirken,
herkes oyunda bir rol seçmiş. Aslında herkesin geliş amacı aynı. Hepimiz
değerliyiz, hepimiz biriz, hepimiz önemliyiz diye anlatılmak istenen budur.
Basit bir örnekle, bir filmdeki kötü karakteri sevmeyiz ama, filmin oyuncusudur. İyi karakterde öyle. Şimdi
söyleyin hangi oyuncu önemsiz?? Hepsi önemli değil mi? Birini çıkartırsak,
senaryo bozulur. Ne gereksiz insan diye gördüğünüz kişiler varsa, unutmayın,
sizin senaryonuzda onun mutlak bir rolü vardır, keşfetmeye çalışın.
Yaradan,
hiçbir şeyi sebepsiz sokmaz hayatımıza. Bizden istediği tek bir şey vardır. Kendi
özümüzü keşfetmemiz. Tüm öğretilerin amacı budur. Bunu fark ettiğinizde,
içinizdeki huzur kapısını açmış olursunuz.
Keşfimiz
daim olsun, sevgiyle ve aşkla…
Ayşe Sarı
"Keşfetmek için yaşıyorsan, her an yeni bir keşiftir"