KENDİ DANSINI YARATMAYA
HAZIR MISIN?
“Bir ses geldi taa
uzaklardan..Artık duymam zannettiğim. Biran kendime, hayal mi yaşıyorum acaba
dedim . Unuttuğum, yüzleşmek istemediğim, kabul etmekten kaçındığım ne varsa
beraberinde o sesle içime geldiler. Sarsılırken düşmemeye çalıştım. Ayakta durmam
lazımdı. Teslim olma, dur dedi bir yanım ...Teslim olmak kontrolü bırakmak
demektir.Teslim olmak, acıyı yaşamayı göze almak demektir. Öyleyse niye teslim
oluyorsun, kontrol sendeyse tedbir alırsın, göreceğin zararları en aza
indirirsin diye fısıldadı.
Belki de hiç zarar
görmeyeceksin. Nereden biliyorsun ki ? Bilme dedi, bilme hiçbirşeyi. Bilmek
zorunda değilsin. Kızgınlıkla bırak artık ! dedi öbür yanım.
İçimeki diğer yarım,
hayır dedi fısıldayarak.Bilmelisin, bilmeden olmaz.
Bir bilenle,
bilmeyenin savaşı hep böyle sürdü gitti.Kazanan kim mi oldu? Kazananı yoktu.
Kaybeden ise, konuşmaların içinde kaybolanlardı..”
İnsanın kendi iç savaşı kadar, ruhuna zarar vereni yoktur. Kişi yaşadığı mutsuzluk, yada
olumsuzluklarda etrafında gelişen olay yada durumları sebep olarak görür.
Burada asıl görmemiz gereken içimizde ki
iki tarafın sesini dinlerken, bize verdikleri mesajları doğru
dokumaktır.
Doğru okuma becerisini kazandığımız zaman, iç savaşlarımız
biter.Daha huzurlu, daha dingin, yaşamdan daha fazla keyif alan, mutlu, enerjik bir insana dönüşürüz. Mutluluk, dış koşullardan
ancak bu şekilde özgürleşir.
Yaşadığı hayat, hangi
koşullarda olursa olsun, huzurlu ve dingin hale gelebilmiş kişi, mutluluğu her an hisseder. Bu ruhun
özgürleşmesi, içimizdeki iki tarafın, uyum içinde dans etmeye başlamasıdır.
Şimdi, içindeki ritmi
hisset, dans etmeye hazır mısın?
Ayşe Sarı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder