KUTSAL HAZİNE
Hayat, her şeyiyle bir bütündür. Eğrisiyle,
doğrusuyla, güzeliyle ve çirkiniyle. Herşey bize ışık tutmak, karanlıkta kalan,
bilmediğimiz yönlerimize dikkatimizi yöneltmemiz için hayatımızda yer alır. Fark
edebilelim diye tesadüfler vardır, şanssızlıklar, şanslar, hay aksi
dediklerimiz, iyiki olmuş dediklerimiz. Böyle olacağını hiç düşünememiştim
dediğimiz bir dolu şey.
Facebookta, bir ara popüler bir
oyun vardı. Zaman Tüneli. Hiç oynadınız mı bilmiyorum? Oyun sevmediğim halde,
çok oynamıştım. Oyunda dağınık bir oda, veya bir sokak, insanlar, kısaca günlük
hayattan görüntüler veriliyor, görüntülerin arasına saklanmış nesneleri
bulmanız isteniyordu. Bulamadığınız zaman ipucu kullandığınızda, o nesnenin
görüntüsü daha aydınlık veriliyordu ki, siz hemen fark edin diye. Bazen,
gözümün önünde duran nesneyi, üzerine ışık gelince farkettiğimde öyle şaşırırdım
ki.. Aaa, gözümün önündeymiş..
Gerçek hayatımızda da, kaç kez
kurduk kim bilir aynı cümleyi. Nasıl fark etmemişim, nasıl anlamamışım
dediğimiz birçok durum olmuştur eminim. Sizin olmasa da, benim böyle durumlarım
var. Farkında olmamıza engel olan karanlığımız hepimizin içinde var. Gizlenmiş
kaygılar, endişeler, gelecek korkularımız.. Bazen umudumuzu yitirmemek adına da
kendi gerçeğimizden kaçmak için ürettiğimiz bahanelerimiz... Yüzleşmek
istemediğimiz gerçekleri gizlemek için, zihnimiz öyle güzel bahaneler üretir
ki, şaşar kalırsınız.
Gölge taraflarımızı fark
edebilelim diye, kaderimizi parlatalım diye, evrenin ışık oyunlarıdır canımızı
sıkan şeyler.Eskileirn deyimiyle, her şerde, bir hayır var durumu.. Keşke olmasaydı dediğiniz her olayda fark etmeniz gereken bir
gölge yanınız vardır. Fark etmezseniz, kör gözüm parmağına misali tekrar eder
durur, kırık plak gibi. Bana tasavvuf eğitimi veren hocam, şikayet ettiğimde
hep, plağı nerede çatlattın diye sorardı. Yaşamımızdaki her şey, negatif ve pozitif, bizim ruhumuzu özgürleştirmemiz
için görev yapar. Yeter ki, ışığı üzerine tutun ve gizlenmiş korkuları aydınlatın.
Buda bana ait, buda benim duygum diyerek sizde kendinizi artınızla eksinizle
bir bütün olarak kabul edin. Beğenmediğiniz yönlerinizi red edip, gizlemeye
çalışmayın. Bırakın herkes, sizi olduğunuz halinizle kabul etsin, böyle sevsin.
Kendiniz şekle sokmakla uğraşmayın. Ömür dediğimiz vakti, kendimizi ve
etrafımız şekle sokarak değil, yaşamın tadına varmak için kullanalım. Hepimizin
içinde, kimsenin görmediği, bazen kendimizin bile unuttuğu bir çocuk var, sahip
olduğumuz en kıymetli hazinemiz.
Çocuk neden hazinemiz hiç düşündünüz mü? Taşıdığı saf sevgiden. Saf ve masum sevgi, sadece çocuklarda vardır. İçimizdeki
çocuk bu yüzden çok değerli. Ona şefkatli davranın. Kendinizi sevin önce, tüm
yanlışlarınız ve doğrularınızla, bir bütün halinde. Kendinizi ikiye bölmeyin. Doğallık
ve masumiyet, insanın yaşamında, kendine verebileceği en büyük hediyedir. Kendinizi
şımartın. Siz bunu hak ediyorsunuz.
İçimizdeki çocuk hep coşkuyla yaşasın, sevgiyle..
Ayşe Sarı
www.aysesari.com
“Toprakta açan güller solar
gider, gönülde açan güller daimidir”Hz. Mevlana
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder