24 Şubat 2012 Cuma

Tercihlerimizin Sorumluluğunu Almak

Uzun bir aradan sonra merhaba diyorum, yeniden...

Dikkat ederseniz, özgürlüktür, seçimdir, hayat seçimlerden ibarettir gibi bir sürü söylemlerle karşılaşıyoruz.Yine bir an olsun durup düşünmenizi tavsiye ediyorum. Seçmek, seçimlerin sorumluluğunu almak ne demek??

Tercihlerimiz vardır bazen apaçık ortaya koyduğumuz, bazende kendimize bile itiraf etmekten korktuğumuz. Kendimize bile itiraf etmekten korktuğumuz tercihlerimizle, kararlarımızla yüzleşmekten korkarız aslında.Güçsüzlüğümüz ortaya çıkacak diye korkarız, açgözlülüğümüz ortaya çıkacak diye korkarız.Aptallığımız ortaya çıkacak diye korkarız.Ne bileyim, aslında karnımız açtır.Yemek istiyorum diyemeyiz de, aa ne güzel görünüyor yemeyecektim ama, canım çekti deriz.Sanki acıkmak ayıpmış gibi..

Benim canım gezmek istiyor demeyiz de, bir yere gitmek ister misin? diye sorarız karşımızdakine.Sanki onun için fedakarlık yapıyormuş gibi.

Beni sevmeni istiyorum diyemeyiz de, sorarız beni seviyor musun diye, sevilmeyi istemek ayıpmış gibi.

Çünkü bize duygularımızı açıkça paylaşmanın doğru olmadığı öğretilmiştir.
Çünkü bize kusurlarımızı saklamamız gerektiği öğretilmiştir.
Çünkü bize herşeyi kusursuz yaparsak daha çok sevileceğimiz, daha çok takdir göreceğimiz,onaylanacağımız öğretilmiştir.
Erkekseniz korkmaya hakkınız yoktur, hep cesur ve güçlü olmak zorundasınız mesela, ağlamak gibi insani bir davranış gösteremezsiniz, ayıplanırsınız.İyi güzel de, biz kimiz? Hata yapamaz mıyız? Deneyerek kabul edeceklerimiz yerine, bizden öncekilerinin doğrularına göre dikilmiş elbiseleri giyen mi olmalıyız? Ya elbise bize uymuyorsa?

Toplumun onaylamayacağı bir ilişkiniz vardır örneğin, saklarsınız, sizi rahatsız eden vicdanınıza hafifletici nedenler sunmak zorunda hissedersiniz kendinizi.
Ben bunu yaptım, çünkü bunu istiyordum diyemediğimiz, yüksek sesle paylaşamadıklarımız vardır.
Yüksek sesle paylaşma cesaretini gösterebildiğimiz zaman, kararlarımızın sorumluluğunu almış oluruz.
Eleştirilmekten mi korkuyoruz, ayıplanmaktan mı? Yaptığımız herşeyi, herkesin takdir etmesini,onaylamasını bekleyemeyiz.Tıpkı bizim herkesi takdir etmediğimiz ve onaylamadığımız gibi.
Kusursuz değiliz,kendimizi olduğumuz gibi, kusurlarımızla birlikte sevmeyi, kabul etmeyi öğrendiğimizde, başkalarını da kusurlarıyla birlikte objektif görebilmeyi başarırız.Herkesi benimsemek zorunda değiliz. Bu da bir seçimdir. Öfke duymadan, kızmadan, eleştirmeden insana bakabilmeyi öğrenmiş oluruz.
Herkes kendi hayat dersini yaşar. Dersimizden çıkardıklarımız ise, ancak kendimizin anlayabileceği kadardır.
Hz.Mevlana'nın çok sevdiğim sözüdür:" Herkes kendi anlayışı kadar anlar" der.

Yaptıklarımızın ve söylediklerimizin arkasında her zaman durabildiğimiz sürece, pembe, beyaz, gri de olsa,yalan söylemeye ihtiyaç duymadan yaşadığımız ışıklı bir dünyamız olacak.Bu ruhumuzun özgürlüğüdür.

Sevgiyle,özgür kalın...
Ayşe Sarı

"Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol"Hz. Mevlana.

1 yorum:

  1. aslında kendimizdir karşımızda gördüğümüz budur bizim doğuda yanlış yaptığımız....!

    YanıtlaSil